7 Ağustos 2018 Salı

Kopi Luwak Dünyanın En Pahalı Kahvesi

Kopi Luwak Dünyanın En Pahalı Kahvesinin Hikayesi ve Üretim Süreci


Kopi luwak, dünyanın en az üretilen kahvesidir. Kopi luwak, Endonezya'nın Sumatra adası ile çevresindeki birkaç adada yaşayan palmiye misk kedisinin yediği ve sonrasında dışkıladığı kahve çekirdeklerinden üretilmektedir. Hayvan dışkısındaki kahve çekirdekleri toplanmakta  temizlenip işlenip paketlenmektedir. Gramı 1 $'a ulaşan fiyatlarla Kopi Luwak dünyanın en pahalı kahvesi olma özelliğine de sahiptir.

İlk duyuşta bu kahveyi tüketilemeyecek olarak nitelendirenler bu kahvenin yapısını bilmedikleri içindir. Kahve çekirdeklerinin çok kalın bir kabuğu vardır.
 
Bu kabuğu ise meyve kaplar tıpkı bir yeşil ceviz gibi. kahve çekirdeği hayvan tarafından sindirilemez. Dışkı ile kahvenin teması yok yani. Ayrıca bu kültürden uzak olmak da böyle bir etki bırakabiliyor.


Luwak kahvesini tüketilemez olarak gören ülkemizde bir kesim daha beter nice yemekler yemektedirler. Ülkemizde kokoreç yiyen insanlar pek ala bilirler bağırsağın yapısını fakat bu kahve bahsedildiğinde ön yargısal olarak "iğğğ" tepkisini verirler.  Munbar, işkembe, taşlık, kokoreç, koç yumurtası ve daha niceleri örnek verilebilir.





Beni bu kahveyle tanıştıran Endonezyada Gayo bölgesinde kahve bahçeleri olan Mustaqim oldu. Mustaqim'in anlattığına göre Misk kedisi en güzel kahve meyvelerini seçerek yermiş daha sonra doğaya atık olarak bırakırmış. Daha sonra bu atık kabukçu kahve çekirdekleri kaynar suya atılır iyice temizlendikten sonra kabukarından çıkartılır ve çekirdek 220 dereceye varan sıcaklıklarda kavrulurmuş dolayısı ile iyice temizlenmiş olurmuş.

Bu kahvenin çok pahalı miktarlarda alıcı bulması ile bazı bölgelerde bu hayvanlar besi hayvanına dönüştürülmüş. Tavuklar gibi kafeslere kapatılmış bu üzücü bir durum. Gayo bölgesinin başkanı kesinlikle bu hayvanı kafese tıkmayı yasaklamış o yüzden bu bölgede toplanan atıklar tamamen Wild Luwak olarak adlandırılıyor. Bu hayvanlar doğal ortamında yani kahve bahçelerinde yaşıyor ve kahve meyvelerini tüketiyorlar. Kahve üreticilerine faydası olduğu için de öldürülmüyorlar. Serbestçe yaşayabiliyorlar. 


Eğer bu kahveye olan talep kesilirse muhtemelen tüm çiftçilerin yaptığı gibi tarım zararlıları olarak adlandırılıp soyları tehlike altına girebilir.

Vahşi doğadan toplanmış olanlarını desteklemek bu hayvanlara zarar vermeyecektir. Hatta bu hayvanlara değer kazandıracaktır. 

Kahvenin hikayesi ise oldukça kötü zamanlardan gelmekte. Şu anki Endonezya, Çin Hindi ve Avustralya arasındaki bir çok adadan oluşuyor. Adaların büyük çoğunluğu, sömürge çağında, Hollanda’ya aitti. Dolayısıyla yeni dünya ile eski dünya arasındaki kültür alışverişleri de bu dönemde çok olmuştur. Hollandalılar, Endonezya’da işgal ettiği bölgelere kahveyi götürüyorlar o kahveyi yetiştirenlerin içmesi bile yasaklanıyor bölge halkına eziyet ediliyordu. Sonra birden halktan bazı kişiler misk kedisinin kahve meyvelerini yedikten sonra tohumu tüm şekilde dışkıladığını göz önüne alıp temizleyip kavurup içerek kahveye olan hasretlerini gideriyorlar.  Sömürgeciler tabi bunu fark ediyorlar ve tadı çok hoşuna gidiyor. İşleme süreci ilginç geldiği için olacak hemen ticaretine koyuluyorlar ve bu kahve dünya kültüründe yer ediniyor. Yani sömürgeye olan direnişin de sembolü durumunda.



Tat konusuna gelince, belli bir aromadan söz etmek zor. Çünkü Misk kedisi en beğendiği kahveleri farklı farklı ağaçlardan topluyor. Yani, yapıldığı kahveye göre tadı değişir. Benim denediğim kahve pürüzsüz, lezzetli ve dengeli yoğun gövdeli biraz şurubumsu pekmez ve çikolatalı notalara sahip bir lezzeti vardı.





Bu kahveyi deneyecek iseniz doğal olanları tercih edin. 
Dilerseniz YouTube Kanalımdaki videomu izleyebilirsiniz.


Yeni Yayınlar için abone olmayı unutmayın.

En Güzel Kahveler Sizinle Olsun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder